Birkaç gün sonra 66 yaşıma gireceğim. Yarım asrı aşkın bu uzun ve meşakkatli yılların ardından geriye dönüp baktığımda hayatım, sanki sisli bir perdenin ardından siyah beyaz bir Yeşilçam filminin fragmanları gibi gözümün önünden geçiyor.
İşte bu noktada hep aklıma 1968 yapımı, başrollerini Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın paylaştığı o unutulmaz Yeşilçam filmi geliyor: Vesikalı Yarim.
Sait Faik Abasıyanık’ın Menekşeli Vadi adlı hikâyesinden Sefa Önal’ın senaryolaştırdığı, yönetmenliğini Türk sinemasının büyük ustası Ömer Lütfi Akad’ın yaptığı bu film, benim için sadece bir sinema eseri değil; hayatı, aşkı, kaybolmuş duyguları yeniden hatırlatan bir başyapıttır.
Filmin en çarpıcı yanı, gerçek hayattan alınmış konusuyla ve İstanbul’un sahici mekânlarında çekilmiş olmasıyla verdiği o derinliktir. Belki de bu yüzden “klasik” olmayı hak etmiştir. Elbette, dönemin en usta oyuncularının katkısını da yadsıyamayız.
Bir de filmin şarkıları vardır… Zamanın en şöhretli sanatçısı Şükran Ay’ın sesiyle dile gelen o şarkılar, hâlâ aynı duygusallıkla kalbime dokunur. Dinlerken gözlerim dolar, çoğu zaman ağlamaktan kendimi alamam.
Hikâye basittir ama yürek burkucudur: Kendi halinde yaşayan manav Halil, bir akşam arkadaşlarının ısrarıyla gittiği pavyonda şarkıcı Sabiha ile tanışır. İkili kısa sürede birbirine âşık olur. Sabiha, dostlarının “uyumsuzsunuz” uyarılarına rağmen Halil’i evine alır. Beraber yaşamaya başlarlar; fakat Sabiha’nın bilmediği gerçekler, bu aşkın kaderini belirleyecektir.
Filmi izlerken yalnızca bir aşk hikâyesine değil, aynı zamanda İstanbul’un kaybolmuş ruhuna da tanıklık edersiniz. Henüz Anadolu lümpenlerinin istilasına uğramamış, kendi halinde yaşayan bir şehrin insan kokan kenar mahalleleri çıkar karşınıza. Ve o mahallelerin içten, kırılgan, yaralı aşkları iliklerinize işler.
Senarist dostum Dilek Qudey bu film için ne der, bilemiyorum. Ama benim unutulmazlarım arasındadır Vesikalı Yarim. İzleyin, eminim seveceksiniz. Hele ki hayatınızın sisli bulvarlarında bir yaralı aşkınız olmuşsa… O zaman tekrar tekrar izleyecek, her seferinde aynı acıyı, aynı güzelliği hissedeceksiniz.
-cemil biçer-