Siyasette güven: Bir denge sanatı mı, yoksa hayatta kalma refleksi mi?

Avukat ve Siyaset Bilimci Gülay Deveci, siyasette güven konusuna dair çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Deveci, siyaseti insan doğasının tüm çıplaklığıyla sergilendiği bir arena olarak tanımlıyor ve güvenin, bu alanda en çok konuşulan ancak en az yaşanan değer olduğunu vurguluyor.

Ona göre, siyaset çıkarların, güç dengelerinin ve anlık hesapların kesiştiği bir oyun. Bu oyunda ne dostluklar ne de düşmanlıklar kalıcı; tek sabit olan ise menfaatler.

Deveci, siyasetteki güvenin bir zafiyet değil, her zaman bir risk unsuru olduğunu ifade ediyor. “Bugün elinizi sıkan kişi, yarın aynı masada sizi hedef gösterebilir,” diyerek siyasetin değişken doğasına dikkat çekiyor. Bu nedenle, gerçek siyasetçilerin kişilere değil, ilkelere bağlı olduğunu savunuyor. İlkelere sadakat, hem karakterin hem de stratejinin güçlü bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

“Siyaset, bir dostluk değil, bir denge sanatıdır,” diyen Deveci, siyasette kimseye güvenmemenin bir kalpsizlik değil, hayatta kalma refleksi olduğunu belirtiyor. Tarihin de gösterdiği üzere, siyasette kazananlar duygularını değil, akıllarını koruyanlar oluyor.

Deveci, yazısını bir partilinin “Siyasette artık kimseye güvenmiyorum” sözünden ilham alarak kaleme aldığını paylaşıyor ve siyasetin, dikenli yollarıyla asla bir gül bahçesi olmayacağını, rakiplerini hileli yollarla saf dışı bırakmak isteyenlerin arenası da olamayacağını vurguluyor.

Kalın sağlıcakla… Avukat ve Siyaset Bilimci Gülay Deveci

Bu yazı, siyasette güvenin kırılganlığını ve ilkelere bağlılığın önemini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Deveci’nin kaleminden dökülen bu satırlar, siyasetin hem bir sanat hem de bir hayatta kalma mücadelesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir