Selâhattin Yılmaz’ın tutuklanması ve Sinan Ateş cinayeti: Siyâsi çekişme mi, yargı süreci mi?

Ankara, 19 Ağustos 2025 – Gazeteci Alican Uludağ’ın çarpıcı iddiaları, Türkiye’nin siyâsi gündemine bomba gibi düştü. Uludağ, M.H.P.’ye yakın bir isim olan Selâhattin Yılmaz’ın tutuklanmasının, Saray’ın (hükümetin) M.H.P. lîderi Devlet Bahçeli’ye yönelik bir “yargı sopası” olarak kullanıldığını öne sürdü. Uludağ’a göre, Saray, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinâyetinin siyâsi ayağını şu an için başlatmaktan kaçınıyor ve bu durumu M.H.P.’ye karşı bir koz olarak elinde tutuyor. M.H.P.’nin ise bu stratejik hamlenin farkında olduğu iddia ediliyor.

SELÂHATTİN YILMAZ’IN TUTUKLANMASI
Selâhattin Yılmaz, M.H.P. câmiasında önemli bir figür olarak tanınıyor. M.H.P. Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yılmaz’ı “ülküdaşım ve dava arkadaşım” olarak nitelendirerek, suçsuzluğuna olan inancını kamuoyuyla paylaştı. Bahçeli, Yılmaz’ın masumiyetinin yargı sürecinde ortaya çıkacağını vurguladı.

Ancak, Yılmaz’ın tutuklanması, M.H.P. içinde ve kamuoyunda siyâsi bir hamle olarak değerlendiriliyor. Uludağ’ın iddiasına göre, bu tutuklama, Saray’ın M.H.P.’ye yönelik bir baskı unsuru olarak kullandığı bir mesaj niteliği taşıyor.

SİNAN ATEŞ CİNÂYETİ VE SİYÂSİ TARTIŞMALAR
30 Aralık 2022 târihinde Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayâtını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in cinâyeti, Türkiye’nin siyâsi gündeminde derin yankılar uyandırmıştı.

Cinayet davasında, tetikçi Eray Özyağcı, azmettiriciler Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın da aralarında bulunduğu 5 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezâsı verilmiş, toplam 11 sanık hapis cezâsına çarptırılmış, 6 sanık tahliye edilmiş ve 5 sanık beraat etmişti.

Ancak, Ateş’in eşi Ayşe Ateş, karar sonrası yaptığı açıklamada, yargılamanın yalnızca “ayakçılar”ı kapsadığını, asıl azmettiricilerin ise dışarıda serbestçe dolaştığını iddia etmişti.

Ayşe Ateş, cinâyetin siyâsi ayağına işâret ederek, M.H.P.’li bazı isimlerin korunduğunu savundu. C.H.P. lîderi Özgür Özel ve eski C.H.P. lîderi Kemal Kılıçdaroğlu da cinâyetin siyâsi boyutlarının açığa çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, gerçek fâillerin ve talimat verenlerin bulunması için ikinci bir dâvânın önemine dikkat çekti. M.H.P. ise bu suçlamaları reddederek, cinâyetin partileriyle ilişkilendirilmesine tepki gösterdi.

SİYÂSİ KOZ MU, ADÂLET ARAYIŞI MI?
Alican Uludağ’ın iddiaları, Sinan Ateş cinâyetinin siyâsi boyutunun, hükûmet ile M.H.P. arasındaki güç dengelerinde bir baskı aracı olarak kullanıldığına işâret ediyor. Uludağ’a göre, Saray, cinâyetin siyâsi ayağını şimdilik gündeme getirmeyerek, bu konuyu M.H.P.’ye karşı bir koz olarak saklıyor.

Bu durum, M.H.P.’nin lîder kadrosunda rahatsızlık yaratırken, parti içindeki bâzı isimlerin yargı sürecinden korunmaya çalışıldığına dâir iddiaları da güçlendiriyor.

Öte yandan, Sinan Ateş cinâyeti dâvâsında, Ülkü Ocakları yöneticileri ve bâzı M.H.P.’li isimlerin soruşturma kapsamına alınmaması, kamuoyunda tartışma konusu olmuştu. Örneğin, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve diğer bâzı şüphelilerin dosyalarının ayrılması ve haklarında tâkipsizlik kararı verilmesi, adalet arayışına gölge düşürdüğü gerekçesiyle eleştirilmişti.

M.H.P.’NİN TEPKİSİ
M.H.P. lîderi Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinâyetiyle ilgili partisine yönelik suçlamalara sert tepki göstermiş, partisinin “siyâsi kurgu” ile hedef alındığını savunmuştu. Bahçeli, Selâhattin Yılmaz’ın tutuklanmasıyla ilgili de benzer bir söylemle, bu tür hamlelerin M.H.P.’yi yıpratamayacağını ifâde etti.

M.H.P. Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise dâvâ sürecinde partilerinin katılma talebinin reddedilmesine tepki göstermişti.

Selâhattin Yılmaz’ın tutuklanması ve Sinan Ateş cinâyeti, Türkiye’nin siyâsi atmosferinde yeni bir tartışma dalgası yaratmış durumda. Alican Uludağ’ın iddiaları, yargı süreçlerinin siyâsi çekişmelerle şekillendiği yönündeki algıyı güçlendirirken, kamuoyu cinâyetin siyâsi ayağının açığa çıkarılmasını bekliyor.

Sinan Ateş’in âilesi ve muhalefet partileri, adâletin tam anlamıyla sağlanması için mücâdelelerini sürdüreceklerini vurguluyor. Ancak, bu karmaşık sürecin nasıl sonuçlanacağı, Türkiye’nin siyâsi iklimine ve yargı bağımsızlığına dâir önemli soru işâretlerini beraberinde getiriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir