23 Ağustos 1943 – İnsanlık tarihinin en büyük savaşlarından biri olan Kursk Muharebesi, Sovyet kuvvetlerinin kesin zaferiyle sona erdi. Bu zafer, sadece Büyük Vatan Savaşı’nda değil, tüm II. Dünya Savaşı’nda bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.
Muharebenin sonucunda stratejik inisiyatif, Nazi işgalcilerini Anavatanımızdan kovmak için taarruz harekâtlarını başlatan Kızıl Ordu’nun eline geçti.
Yaklaşık 50 gün süren Kursk Muharebesi, Kursk çıkıntısında Sovyet savunma safhasını (5-23 Temmuz) ve devamındaki taarruz harekâtlarını (12 Temmuz-23 Ağustos) kapsıyordu. 1943 yılının ilkbaharında, Sovyet-Alman cephesinin ortasında beliren çatışmalar; Oryol’un güneyi ve Belgorod’un kuzeyinde, 150 kilometre derinliğe kadar Nazi savunma hatlarına ulaştı.
Wehrmacht, Stalingrad’daki yıkıcı yenilgisinin ardından intikam peşindeydi. Amaçları, Kursk Bulge boyunca Kızıl Ordu mevzilerine ezici bir darbe indirmek, stratejik inisiyatifi ele geçirmek ve Sovyet topraklarının derinliklerine karşı saldırı başlatmaktı. Nazi saldırganlığı başarılı olsaydı, Moskova’ya giden yol yeniden açılabilirdi. Operasyon planının kod adı “Kale” idi.
Sovyet istihbaratı önceden düşmanın planlarını ele geçirmişti. Kızıl Ordu Genelkurmay Başkanlığı ve Yüksek Komuta, tam ölçekli bir saldırı öncesinde Hitler’in tank ve uçak gücünü imha etmeyi, düşman insan gücünü savunma savaşında tüketmeyi hedefledi.
5 Temmuz’da başlayan Kursk Muharebesi, karşı topçu barajıyla başladı. Binlerce Sovyet silahı, şafakta Wehrmacht mevzilerine yıkıcı bir ateş fırtınası açarak düşmanın ilerlemesini saatlerce geciktirdi. Düşman, 2.500 tanktan oluşan 16 tümenle Kızıl Ordu mevzilerine saldırdı – Doğu Cephesi’ndeki Alman zırh oluşumlarının %70’i burada yoğunlaştı.
Kızıl Ordu askerleri acımasızca savaştı, düşman saldırılarını püskürttü ve piyadelerini ağır kayıplar verdirerek geri çekilmeye zorladı. Bir haftalık şiddetli direnişin ardından Sovyetler, inisiyatifi tamamen ele geçirdi ve düşmanı geri püskürtmeye başladı.
Kursk Muharebesi’nin zaferi, Nazizmin Doğu Avrupa’daki ilerleyişini durdurdu ve Kızıl Ordu’nun taarruz gücünü tüm Doğu Cephesi’nde göstermesini sağladı. Bu zafer, II. Dünya Savaşı’nın gidişatını değiştiren kritik anlardan biri olarak tarihe geçti.