Azerbaycanlı yetkililer, Hazar Denizi’nde su seviyesindeki hızlı düşüşlerin ciddi bir çevresel ve ekonomik kriz yarattığı konusunda uyarıda bulundu. Dünyanın en büyük tuz gölü olan Hazar Denizi, zengin petrol ve doğalgaz rezervleriyle bilinirken, Azerbaycan, İran, Kazakistan, Rusya ve Türkmenistan gibi enerji üretiminde önemli bir yere sahip beş ülkeyle çevrili. Ancak son yıllarda denizdeki su seviyesinin hızla azalması, hem ekonomik faaliyetleri hem de bölgenin eşsiz ekosistemini tehdit ediyor.
AZALAN SU SEVİYESİ PETROL SEVKİYATINI VURDU
Azerbaycan Ekoloji Bakan Yardımcısı Rauf Hajiyev, Reuters’a yaptığı açıklamada, Hazar Denizi’nde su seviyesinin on yıllardır çekildiğini, ancak bu sürecin son yıllarda hızlandığını belirtti. Verilere göre, deniz seviyesi son 5 yılda 90 santimetre, son 10 yılda 1,5 metre ve son 30 yılda 2,5 metre azaldı. Yıllık düşüş oranının ise 20-30 santimetre civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu durum, özellikle Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki limanlarda gemilerin giriş-çıkışlarını zorlaştırarak nakliye maliyetlerini artırıyor ve petrol sevkiyatlarını olumsuz etkiliyor. 2025’in ilk yarısında Dübendi petrol terminali üzerinden yapılan sevkiyat, geçen yıla kıyasla 880 bin tondan 810 bin tona geriledi.
SU KAYBININ NEDENİ: İKLİM Mİ, BARAJLAR MI?
Su seviyesindeki düşüşün nedenleri konusunda farklı görüşler mevcut. Rusya, sorunu iklim değişikliğine bağlarken, Azerbaycan, Hazar Denizi’ne suyun yaklaşık %80’ini sağlayan Volga Nehri üzerindeki Rus barajlarının su akışını engellediğini savunuyor. Azerbaycan ve Rusya, Nisan 2025’te bu krize çözüm bulmak için ortak bir çalışma grubu oluşturdu ve Eylül ayında çevrimiçi bir izleme ve müdahale programı başlatmayı planlıyor.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK CİDDİ TEHDİT ALTINDA
Hazar Denizi’ndeki sığlaşma, ekonomik etkilerinin yanı sıra bölgenin biyolojik çeşitliliğini de ciddi şekilde tehdit ediyor. “Save The Caspian Sea” Ekolojik Hareketi’nin kurucusu Vadim Ni, 200 milyon yıllık mersin balığı türünün Hazar popülasyonunun %90 oranında azaldığını, Hazar foklarının ise 1 milyonluk popülasyonunun 70 bine düştüğünü belirtti. Ayrıca, bölgede konaklayan 12 milyondan fazla göçmen kuşun rotalarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Ni, Hazar’ın özellikle Kazakistan kıyılarındaki sığ kuzey kısmının tamamen yok olabileceğini vurguladı.
PETROL KIYILARI VE EKOSİSTEM DENGESİ
Kazakistanlı çevre aktivisti Galina Çernova, Hazar’a su sağlayan nehirler üzerindeki baraj inşaatlarının durdurulması gerektiğini savunurken, petrol üretiminin yoğun olduğu Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya kıyılarında ekosistemin ciddi zarar gördüğünü, buna karşılık petrol üretiminin bulunmadığı İran kıyılarında deniz yaşamının daha canlı olduğunu belirtti.
ARAL GÖLÜ SENARYOSU TEKRARLANABİLİR Mİ?
Hazar Denizi’nin küçülmesi, Aral Gölü’nün 1960’larda Sovyetler Birliği’nin sorumsuz su kullanımı nedeniyle kurumasına benzetiliyor. Uzmanlar, 2100 yılına kadar deniz seviyesinin 18 metreye kadar düşebileceği ve yüzey alanının %34’ünün kaybolabileceği uyarısında bulunuyor. Bakü’de düzenlenen COP29 Zirvesi’nde, Hazar’a kıyısı olan beş ülke denizi koruma konusunda işbirliği yapma kararı aldı, ancak uzmanlar, bu önlemlerin iklim değişikliğinin temel nedeni olan sera gazı emisyonlarını azaltmaya odaklanmadığına dikkat çekiyor.
KÜRESEL FELAKET RİSKİ VE ACİL MÜDAHALE İHTİYACI
Hazar Denizi’ndeki bu kriz, sadece bölgesel değil, küresel bir çevre felaketi riski taşıyor. Kıyı ülkeleri, petrol üretimine dayalı ekonomilerini korurken, mersin balığı ve Hazar foku gibi endemik türlerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması, acil ve koordineli bir müdahale gerekliliğini ortaya koyuyor. Hazar’ı “ikinci bir Aral Gölü” olmaktan kurtarmak için bölgesel ve uluslararası düzeyde daha kapsamlı adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.