Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Hamas yöneticileriyle yaptığı görüşme, Ankara’nın dış politikasına yönelik sert tartışmaları yeniden alevlendirdi. Pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanan Hamas’la temas kurulması, “Türkiye neyi hedefliyor?” ve “Bu diplomasi mi, yoksa yanlış bir mesaj mı?” sorularını gündeme taşıdı.
ULUSLARARASI GERÇEK NE?
ABD, İngiltere, Kanada ve AB’nin çoğu Hamas’ı terör örgütü olarak sınıflandırıyor. Türkiye ise bu listeye dahil değil ve Hamas’ı “Filistin’in meşru temsilcilerinden biri” olarak görüyor.
Ancak bu durum, uluslararası arenada Türkiye’yi zorlayan bir çizgi yaratıyor. Dünya bu örgütü terörist ilan etmişken Ankara’nın kapıları açması, ülkeyi diplomatik yalnızlık riskine itiyor.
NEDEN ŞİMDİ?
Gazze’de ateşkes görüşmeleri sürerken Türkiye kendisini arabulucu rolüne soyundurmak istiyor. Fakat şu soru masada duruyor:
Ateşkese katkı mı sağlanıyor, yoksa Türkiye ağır bir siyasi yükün altına mı giriyor?
ELEŞTİRİLER SERT
Muhalif çevreler, hükümeti terör örgütü ile masaya oturmakla, “Türkiye’nin uluslararası itibarını aşındırmakla” suçluyor.
Diplomasi uzmanları ise, Türkiye’nin Hamas’la kurduğu yakınlığın, İsrail, ABD ve AB ile ilişkileri daha da zehirlediğini söylüyor.
Türkiye’nin bölgesel güç iddiası, yanlış tercih ve mesajlarla “yalnız kalan ülke” modeline dönüşme riski taşıyor.
DESTEK VERENLER NE DİYOR?
İktidara yakın çevreler görüşmeyi, “Filistin’e sahip çıkma ve barışa katkı” olarak yorumluyor. Ancak aynı çevre bile bu temasların uluslararası arenada ağır bedelleri olabileceğini inkâr etmiyor.
BİR GERÇEK DEĞİŞMİYOR
Ortada kanlı bir tablo, dünya çapında terör tanımı ve Türkiye’nin bunun tam karşısında duran bir pozisyonu var.
Bu pozisyon, stratejik mi, yoksa stratejik hata mı, onu zaman gösterecek.