Ankara, 15 Ağustos 2025 – Diyânet İşleri Başkanlığı, bugünkü Cuma Hutbesi’nde “Kul Hakkı Ateşten Gömlektir” başlığı altında mîras paylaşımı konusuna değindi. “Karşılıklı rızâ olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu mîras ölçüsünü değiştirmek ilâhî adâlete aykırıdır. Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka râzı olmaması kul hakkıdır” ifâdeleriyle kadınların mîrastan erkeklerin yarısı kadar pay alması gerektiğine işâret etti. Bu söylem, Türk Medenî Kanunu’nun 495. maddesi ve Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle çelişmesi nedeniyle kamuoyunda sert tepkilere yol açtı.
TÜRK MEDENÎ KANUNU VE LAİKLİK İLKESİ
Türk Medenî Kanunu’nun 495. maddesi, mîrasın zümre sistemine göre paylaştırılmasını düzenler ve birinci zümrede yer alan kız ve erkek çocukların mîrastan eşit pay almasını açıkça garanti eder. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesi, devletin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirtirken, 10. madde cinsiyet eşitliğini, 41. madde ise aile birliği ve eşitlik ilkesini korur. Anayasa’nın 136. maddesi, Diyânet İşleri Başkanlığı’nın görevlerini laiklik ilkesi doğrultusunda yerine getirmesini şart koşar. Ancak Diyânet’in hutbesi, dînî referanslarla mîras paylaşımını tartışmaya açarak, sivil hukuka müdâhale ettiği gerekçesiyle eleştirildi.
KAMUOYUNDAN VE SİVİL TOPLUMDAN TEPKİLER
Hutbe, özellikle kadın hakları örgütleri ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Eşitlik İçin Kadın Plâtformu (E.Ş.İ.K.), yaptığı açıklamada, “Diyânet’in bu hutbesi, Türk Medenî Kanunu’nu ve Anayasa’yı açıkça ihlâl etmektedir. Kadınların eşit mîras hakkını yok sayan bu söylem, laiklik ilkesine aykırıdır. Diyânet, anayasal sınırlarına çekilmelidir” dedi.
Gazeteci Çiğdem Toker, sosyal medya hesabından, “Diyânet, kânun koyucu değildir. Türk Medenî Kanunu, kadın ve erkek arasında mîras eşitliğini net bir şekilde düzenler. Bu hutbe, anayasal düzeni sorgulamaya açmaktır” yorumunda bulundu.
Nevşin Mengü ise, “Laik bir ülkede dînî kurallar, yasal hakların önüne geçemez. Diyânet’in bu tutumu, kadınların eşitlik mücâdelesine zarar veriyor” diyerek tepkisini dile getirdi.
HUKULİ VE SOSYAL TARTIŞMALAR
Hukukçular, Diyânet’in hutbesinin yalnızca dînî bir söylem değil, aynı zamanda yasal düzenlemelere müdâhale girişimi olduğunu vurguladı. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Diyânet’in görevi, dînî rehberlik sunmaktır, kânun yapma ya da mevcut yasaları sorgulama yetkisi yoktur. Bu söylem, anayasal suç teşkil edebilir” dedi.
Kadın hakları savunucuları ise hutbenin, kadınların mîras haklarını gasp etmeye yönelik toplumsal algıyı güçlendirebileceği uyarısında bulundu.
DİYÂNET’TEN AÇIKLAMA BEKLENİYOR
Diyânet İşleri Başkanlığı, tepkiler üzerine henüz resmî bir açıklama yapmadı. Ancak kamuoyu, kurumun bu tartışmalı hutbeye ilişkin bir izahat sunmasını bekliyor.
C.H.P. İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt da konuya tepki göstererek, “Türkiye şeriatla yönetilmiyor. Diyânet, Türk Medenî Kanunu’nun üstünde değil. Kadınların eşit mîras hakkı tartışılamaz” dedi.
SONUÇ
Diyânet’in Cuma Hutbesi’nde mîras paylaşımı üzerine yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin laik hukuk düzeni ve kadın-erkek eşitliği ilkeleriyle çelişen bir tartışma başlattı. Türk Medenî Kânunu’nun 495. maddesi, kız ve erkek çocukların mîrastan eşit pay almasını net bir şekilde korurken, Diyânet’in bu söylemi, anayasal sınırları aşan bir müdâhale olarak değerlendiriliyor. Konu, hem hukuk hem de toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor.