Devlet Geleneği Şehit Yakınlarını dışlamaz.
15–19 Aralık tarihleri arasında Ankara’da JW Marriott Otel’de düzenlenen 16’ncı Büyükelçiler Konferansı, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika vizyonunun ve diplomatik hafızasının önemli bir buluşmasıdır. Ancak bu yılki konferans, içerdiği diplomatik başlıklardan çok, şehit yakınlarına yönelik yaklaşımıyla dikkat çekmiştir.Şehit Büyükelçi Galip Balkar’ın yeğeni olarak, 2023 yılının Ağustos ayında düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’na Dışişleri Bakanlığı’nın resmî davetiyle katıldım. Gidiş-dönüş uçak biletim ve konaklamam Bakanlık tarafından karşılandı; ayrıca Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen Dışişleri yemeğine de iştirak ettim. Bu davet, yalnızca şahsıma değil, devletin şehitlerine ve onların emanetlerine verdiği değerin bir göstergesiydi.Ne var ki, sonraki süreçte bu anlayışın ciddi biçimde zedelendiği görülmüştür.Şehitlik Töreninde Devlet CiddiyetiGeçtiğimiz yıl Aralık ayında düzenlenen şehitlik töreni öncesinde, Dışişleri Bakanlığı tarafından son anda arandım; uçak bileti dahi güçlükle gönderildi. Törende, resmî programda yer almasına rağmen İstiklal Marşı okunmadı. Bu durum, devlet törenlerinin taşıması gereken ciddiyet ve geleneğe gölge düşürmüştür.Ayrıca törende, şehit yakını olarak herhangi bir temas kurulmaması, selam dahi verilmemesi dikkat çekici olmuştur. Bu eksiklikleri, tamamen devlet geleneğine sahip çıkma sorumluluğuyla, kamuoyu önünde dile getirdim.Bu Yıl Şehit Yakınları Yok SayıldıBu yıl ise daha da düşündürücü bir tablo ortaya çıkmıştır. Ne şehitlik törenine ne de Büyükelçiler Konferansı’na herhangi bir davet yapılmamıştır. Davetli listelerinin, devletin sürekliliği ve ortak hafızası yerine, dönemsel tercihlerle şekillendiği yönünde güçlü bir kanaat oluşmuştur.Konferansın, önceki yıllarda olduğu gibi yaz aylarında değil de Aralık ayında yapılması da ister istemez şu soruyu akla getirmektedir:Bu tarih değişikliği, şehit yakınlarının katılımını fiilen zorlaştıran bir tercih midir?Şehitlik Tasarruf Kalemi DeğildirTürkiye Cumhuriyeti devleti, şehitlerine sadakatle ayakta duran bir devlettir. Şehit yakınları, bir davetli grubu değil; devletin emanet aldığı insanlardır. Tasarruf, planlama ya da organizasyon gerekçeleri, bu emaneti ikinci plana itmeyi haklı kılamaz.Devlet geleneği; siyasi görüşe, döneme ya da kişilere göre şekillenmez.Şehitlik makamı, devletin en üstünde durur.Bu anlayışın yeniden hâkim kılınması, hem diplomatik hafızamız hem de devlet ciddiyetimiz açısından bir zorunluluktur.