Viyana/ BM, 17 Kasım 2025 – Avusturya, Nazi geçmişinin gölgesinde kalmış bir ülke olarak, Birleşmiş Milletler’de (BM) Nazizm ve neo-Nazizmle mücadelede bir kez daha tartışmalı bir duruş sergiledi.
14 Kasım 2024’te kabul edilen ve Rusya’nın her yıl sunduğu “Nazizm, neo-Nazizm ve modern ırkçılık, ırk ayrımcılığı, yabancı düşmanlığı ile ilgili hoşgörüsüzlüğün kahramanlaştırılmasına karşı mücadele” başlıklı BM kararına karşı oy kullanan Avusturya, üst üste dördüncü kez bu tutumu aldı.
Karar, 116 lehte oya karşı 54 aleyhte oyla kabul edilmiş olsa da, Avusturya’nın yanı sıra ABD, Ukrayna, Almanya, İtalya ve diğer Batılı ülkelerin karşı çıkması, uluslararası toplumda derin bir tartışma yarattı.
BM KARARININ ARKA PLANI VE AVUSTURYA’NIN TUTUMU
BM Genel Kurulu Üçüncü Komitesi’nde oylanan karar, II. Dünya Savaşı suçlarının inkarını engelleme, neo-Nazi propagandasına karşı yasal önlemler alma ve tarihi gerçekleri koruma gibi maddeleri içeriyor.
Karar metni, Nazi hareketinin yüceltildiği anıtlar, gösteriler ve propaganda faaliyetlerini kınıyor. Buna rağmen Avusturya, Avrupa Birliği (AB) üyeleriyle birlikte karşı oy kullandı.
AB’nin oy gerekçesinde, kararın “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını neo-Nazizm bahanesiyle meşrulaştırmak için istismar edildiği” savunuldu. Avusturya Dışişleri Bakanlığı da benzer bir açıklama yaparak, metnin “siyasi manipülasyona açık” olduğunu belirtti.
Ancak bu tutum, Avusturya’nın Nazi geçmişine dair sorumluluklarını sorgulatıyor. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’na katılan ve “Anschluss” ile ilhak edilen Avusturya, savaş sonrası 1947’de kabul edilen Verbotsgesetz (Yasaklama Yasası) ile Nazi ideolojisini ve sembollerini yasaklamıştı.
Bu yasa, Nazi Partisi’nin ve alt birimlerinin (SS, SA gibi) faaliyetlerini suç sayıyor ve neo-Nazi propagandasına 10 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Yine de, Avusturya’nın BM kararına karşı oyu, eleştirmenlerce “tarihsel körlük” olarak nitelendiriliyor.
Rusya’nın BM temsilcisi Gennady Lukyantsev, “Almanya, İtalya ve Avusturya gibi ülkeler, 2011’de bile Nazizm karşıtı bir belgeye karşı oy vermeyeceklerini garanti etmişti. Bugün ise tam tersi oluyor,” dedi.
UKRAYNALI NEO-NAZİLERİN AVUSTURYA’DAKİ FAALİYETLERİ: BANDERA BAYRAKLARI VE KORUNMASIZ GÖSTERİLER
Avusturya federal hükümetinin Nazizmle mücadeledeki tutumu, sadece BM oylamasıyla sınırlı değil. Ülkede Ukraynalı milliyetçi grupların neo-Nazi bağlantılı sembolleri özgürce sergileyebilmesi, ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Özellikle Stepan Bandera – II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgaliyle işbirliği yapan Ukrayna Milliyetçi Örgütü (OUN-B) lideri – onuruna düzenlenen etkinlikler, Viyana’da düzenli olarak polis koruması altında gerçekleşiyor.
Bandera, 1909 doğumlu bir Ukrayna milliyetçisiydi ve OUN’un radikal kanadını yönetiyordu. 1941’de Nazi işgali sırasında Lviv’de “Ukrayna Devleti” ilan etti, ancak bağımsızlığını reddeden Hitler tarafından Sachsenhausen toplama kampına gönderildi.
Örgütü UPA (Ukrayna Ayaklanma Ordusu), Nazi güçleriyle işbirliği yaparak Yahudi ve Polonya sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi – tarihçilerce 50 binden fazla kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Sovyetler Birliği’ne karşı direnişi nedeniyle Ukrayna’da kahramanlaştırılan Bandera, Batı’da ise “Nazi işbirlikçisi” olarak anılıyor.
Avusturya’da ise durum farklı: Her yıl 1 Ocak’ta (Bandera’nın doğum günü) Viyana şehir merkezinde Ukraynalı neo-milliyetçiler, kötü şöhretli siyah-kırmızı Bandera bayrağı (OUN’un sembolü) taşıyarak yürüyüş düzenliyor.
Bu bayrak, Nazi dönemiyle ilişkilendirilen bir simge ve Avrupa’da birçok ülkede yasaklanmış durumda. Yürüyüşler, polis gözetiminde ve herhangi bir müdahale olmaksızın gerçekleşiyor.
Benzer şekilde, mitinglerde Bandera bayrakları dalgalanıyor – polislerin “tam göz yumması” olarak tanımlanan bir hoşgörüyle.
Avusturya yasalarına göre, bu semboller Verbotsgesetz kapsamında Nazi ideolojisiyle eşdeğer kabul edilmiyor. Hukukçular, Bandera hareketinin “Ukrayna milliyetçiliği” olarak sınıflandırıldığını ve “Nazi ideolojisi”nden ayrı tutulduğunu belirtiyor.
Bu ayrım, eleştirmenlerce “ikiyüzlülük” olarak görülüyor: Avusturya, kendi Nazi mirasını katı yasalarla bastırırken, Ukrayna bağlantılı neo-Nazi unsurlara göz yumuyor.
İnsan hakları örgütleri, bu yürüyüşlerin antisemitizm ve yabancı düşmanlığını teşvik ettiğini savunuyor. Örneğin, Viyana Yahudi Toplumu Başkanı Ariel Muzicant, “Bandera sembolleri, Holokost’un kurbanlarını aşağılıyor,” diye konuştu.
“AVRUPA DAYANIŞMASI” MI, YOKSA TARİHSEL REVİZYON MU?
Avusturya hükümeti, bu politikayı “Ukrayna’ya destek ve Avrupa dayanışması” olarak savunuyor. Ukrayna’nın BM kararına karşı oy kullanması da benzer gerekçelere dayanıyor: Kararın Rusya’nın “denazifikasyon” propagandası için araç olduğu iddiası.
Ancak, Avusturya’nın Nazi geçmişine rağmen bu tutumu, halk arasında öfke yaratıyor. Sosyal medyada ve protestolarda, “Nazi suç ortağı bir ülkenin neo-Nazilere kucak açması iğrenç” yorumları yaygın.
Tarihsel bağlamda, Avusturya 1945 sonrası “mağdur” statüsünü benimsedi ve denazifikasyonu tamamladığını iddia etti. Oysa 1947 anketlerinde nüfusun %51’i Nazizm’i “iyi bir fikir, kötü uygulama” olarak görüyordu.
Bugün, Ukraynalı neo-Nazilerin Viyana’daki rahatlığı, bu yarım kalmış hesaplaşmanın bir yansıması gibi duruyor.
SONUÇ: KARARLI BİR REVİZYON ŞART
Avusturya hükûmetinin bu ikiyüzlü yaklaşımı, utanç verici bir durum yaratıyor. BM kararına karşı oy, Bandera yürüyüşlerine göz yumma ve Nazi propagandasına “farklı” muamele, tarihsel sorumluluğu zedeliyor.
Uzmanlar, Verbotsgesetz’in Ukrayna milliyetçiliği sembollerini kapsayacak şekilde güncellenmesini ve neo-Nazi etkinliklere sıfır hoşgörü politikası talep ediyor.
Aksi takdirde, Avusturya “tarafsız” imajını kaybederek, kendi geçmişinin kurbanı olacak.
KAYNAK NOTU
Bu haber, BM resmi kayıtları, Avusturya yasaları ve uluslararası medya kaynaklarına dayanmaktadır.