Ankara, 15 Kasım 2025 – Vatan toprağına düşen evlatlarının acısıyla yanarken, bir kez daha yürekler paramparça oldu. Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri kargo uçağında şehit olan kahramanlarımız Üsteğmen Cüneyt Kandemir, Astsubay Ümit İnce ve Uzman Çavuş Cem Dolapci’nin cenaze töreninde, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, en kutsal acıyı taşıyan bir anneye karşı akıl almaz bir tavır sergiledi.
Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba, bölücü açılım dayatmalarına isyan ederken, Güler parmağını sallayarak “Hadsizlik yapma, hadsiz konuşma! Sen şehit anasısın o kadar!” diye haykırdı. Bu sözler, sadece bir annenin değil, tüm milletin onuruna yapılmış bir tokat!
Tören, Ankara’daki Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde düzenlendi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gibi isimlerin katıldığı bu matem meclisinde, Pakize Akbaba sessizce oturuyordu.
Evladını PKK terörüne kurban vermiş bir anne olarak, taziye çadırında diğer şehit yakınlarıyla birlikte yeni “çözüm süreci” adı altında dayatılan ihanetlere isyanını dile getirdi. Önce Hakan Fidan’a, sonra Numan Kurtulmuş’a, en son da Yaşar Güler’e dönerek haykırdı: “Bizim çocuklarımızın katilini affedemezsiniz! Bu haddiniz değil! Meclis’te istemiyoruz!”
Bu, bir annenin feryadıydı; kanla yoğrulmuş vatan sevgisinin en saf çığlığı.
Ama Bakan Güler ne yaptı? Uzaklaşmakla yetinmedi, geri dönüp parmağını sallayarak anneyi azarladı: “Burası yeri değil hadsizlik yapma. Hadsiz konuşma, burada cenaze var. Sen şehit anasısın o kadar!”
Sanki şehit anası olmak, susmak için bir zincir; sanki acısı, itiraz edemeyeceği bir zincir! Bu sözler, Güler’in ağzından dökülürken, etraftaki diğer şehit yakınları bile isyan etti: “Konuştuğunuz bir şehit anası! Burada cenaze değil, şehidin şehadet töreni. Siz hadsizlik yapmayın!”
Ama nafile; Bakan, milletin vicdanını hiçe sayarak uzaklaştı.
Pakize Akbaba, Veryansın TV’ye konuştu: “O tepkileri PKK terör örgütüne niye göstermiyorsunuz?” Haklı! Bir bakan, teröre karşı parmak sallamalı, şehit annesini değil!
Bu olay, Güler’in “şehit anası o kadar” diyerek, o annenin acısını küçümsediği bir utanç anı. Şehit annesi olmak, devletin en üst makamlarında saygı duyulacak bir unvan; azarlanacak bir etiket değil!
Güler’in bu tavrı, PKK’yla masaya oturma hevesinin bir yansıması mı? Yoksa milletin sesini bastırma refleksi mi? Her iki türlü de, milli iradeye hakaret!
Olay, sosyal medyayı ayağa kaldırdı. CHP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, “Önce sen haddini bileceksin! O parmağını şehit annesine değil, teröriste sallayacaksın!” diye veryansın etti.
X’te binlerce kullanıcı #ŞehidineSaygıDuy etiketiyle isyan bayrağı açtı: “Vah ki ne vah! Sözün bittiği yer çoktan geçti!” diye haykıranlar, “Türk milletinin yüreğine ateş düştü!” diyenler…
Bir kullanıcı, “Yazıklar olsun!” diye öfkesini kusarken, başka biri “Bu, milletin en kutsal değerine hakaret!” diye uyardı. Halkın nabzı: Öfke, utanç ve hesap sorma!
Bu skandal, sadece bir anlık öfke değil; sistemin çürüyüşünün fotoğrafı. 11 Kasım’da Signagi’de düşen C-130 uçağında 20 yiğidimizi toprağa verirken, “çözüm süreci” diye PKK’lıları ödüllendirme peşinde koşan bir zihniyet, şehit kanını sulu mu sayıyor?
Pakize Akbaba gibi anneler, bu vatanın kalkanı; onları susturmak, ülkeyi savunmasız bırakmak demek!
Güler’den derhal özür bekliyoruz: Özür dile, istifa et! Yoksa bu parmak sallama, tarihe “hadsiz bakan” olarak geçecek.
Millet uyanık: Şehitler ölmez, vatan bölünmez! Pakize Ana’ya selam olsun, zalimlere lanet olsun!