İzmir’in Seferihisar ilçesinde 13 Ağustos 2020 târihinde, Süreyya Arlıcan Çiçek (56), eşi Şeyhmus Çiçek (65) tarafından kıskançlık krizi sonucu ağır şekilde darp edildi. Hastâneye kaldırılan tâlihsiz kadın, mayo giyip havuza girdiği gerekçesiyle eşinin saldırısına uğradığını ifâde etti. Dört gün süren tedâviye rağmen hayâtını kaybeden Süreyya Arlıcan Çiçek’in otopsi raporunda ölüm nedeni, künt beyin travması ve kaburga kırıklarına bağlı iç kanama olarak belirlendi. Şeyhmus Çiçek ise ifâdesinde eşine yalnızca tokat attığını, havaya ateş açtığını ve kasten öldürmediğini iddia etti.
Olayın ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle tutuklanan Şeyhmus Çiçek, sâdece 7 ay sonra, 3 Mart 2021’de Seferihisar Sulh Cezâ Hâkimliği tarafından Âdli Tıp raporunun gecikmesi ve suçun mâhiyetinin değişme ihtimâli gerekçesiyle ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliye edildi. Ancak Çiçek, 17 Ağustos 2021’de Diyarbakır’daki evinde tekrar gözaltına alındıktan sonra ikinci kez tahliye edildi ve kısa süre içinde kayıplara karıştı.
Süreyya Arlıcan Çiçek’in ölmeden kısa süre önce sosyal medya hesabında, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” notuyla paylaştığı fotoğraf, cinâyetin ardından büyük yankı uyandırdı. Kadın cinâyetlerine karşı mücâdele eden Arlıcan’ın cenâzesi, memleketi Ankara’da Tüm Bel-Sen üyesi mücâdele arkadaşları tarafından son yolculuğuna uğurlandı.
Beş yıl boyunca tüm aramalara rağmen bulunamayan Şeyhmus Çiçek’in, oğullarının yardımıyla yasa dışı yollarla Irak’a kaçtığı ve Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi’ne bağlı Erbil’de lüks bir villada yaşadığı ortaya çıktı. Çiçek’in Türkiye’ye iadesi için Adâlet Bakanlığı’nın Erbil Konsolosluğu aracılığıyla girişimlerde bulunacağı öğrenildi.
Bu olay, kadın cinâyetlerine karşı adâlet arayışındaki eksiklikleri ve faillerin cezâlandırılmasındaki yetersizlikleri bir kez daha gündeme getirdi. Süreyya Arlıcan Çiçek’in anısı, İstanbul Sözleşmesi’nin önemini vurgulayan mesajıyla yaşamaya devam ediyor.